Bölüm 38: Tartışma

Önceki | İçindekiler| Sonraki

Karakter Tab.


Keyifli okumalar.

----------

"Sen..." Yan Xiaohan'ın kalbi dur durak bilmeden şiddetle gümledi, o havada yürüyormuşçasına hafiflik hissiyatı daha tamamen kaybolmamıştı. Öfkeden kekeleyerek, Fu Shen'e ateş püskürten gözlerle baktı. "Sen..."

Fu Shen'ın tutumu özellikle iyi, özellikle yumuşaktı. "Mhm. Sen söyledin*."

"......"

Deyişte olduğu gibi, kaldırılmış bir el gülümseyen bir adamın yüzüne inmemeliydi ve bu, kolay kolay böylesine güzel bir çehre vermeye istekli olmayan, ulaşılamaz çiçek Marki Fu hakkında hiçbir şey söylemiyordu. Yan Xiaohan yarım gün boyunca "sen" diyip durmuş ancak hiç sıradaki kelimeyi telaffuz edememişti, haysiyeti bir ailenin reisi olarak tamamıyla dibe vurmuştu. Bu sebeple, uçsuz bucaksız öfkesinin yönünü değiştirdi ve Wei Xuzhou'nun başına küfürler yağdırdı. "Niye hala içerde biri vardı? Sana yerin üç chi altını kazmanı ve bir farenin dahi yanından sıvışmasına izin vermemeni emrettim, peki bunu nasıl becerdin? Sana Manastır'a göz kulak olsunlar diye adam getirmeni emrettim, ve ardından sen ne yaptın, ha? Onunla bir olup sorun çıkardın!"

Wei Xuzhou aşırı derecede haksızlığa uğradığını hissetti. "Be-ben..."

"Sen ne lan?!" Yan Xiaohan havladı. "Ya kütüphanede sırf bir kişi değil de bir grup haydut olsaydı ne olacaktı? Siz değersiz kavunlar koşturup onlara yemek olacak mıydınız?

Ya sen!" Nihayet haşlayarak azametini geri kazanınca Fu Shen'e döndü. "Bir başına hareket etmek aptalca tehlikelidir. Gidip olay çıkartmadan önce otur da bir durumunu düşün! Bu alelade, önemsiz bir hain değil ki, sarayın orta yerinde Majestelerine suikasta kalkışmaya cesaret eden bir kanunsuz. Eğer gerçekten faaliyete geçilmesi lazım olup ancak hareket etmek senin için külfetli olur ve bu insanlar kendilerini zor koruyacak hale düşerse, seni kim koruyacak?"

Dürüst bir ateş yakmıştı. Etraftakiler ürkerek başlarını çevirmeden edemediler. "Hanımın dersi almıştır. İlerde kesinlikle dikkatli olacağım ve bir daha bu hatayı yapmayacağım." Diye yanıtladı Fu Shen samimiyetle.

Yan Xiaohan, söylediği şeylerin yarım kelimesini dinlemediği ve hatasını sırf bir çocuğun gönlünü almak için kabul ettiği hissine kapıldı. Sıkıntıdan göğsü sıkışıyordu, böylece elini kurtardı ve diğerine dondurucu bir bakış attı. "Şu yüzündeki, arsız bir sırıtış."

Konuştuktan sonra, daha fazla ona aldırış etmedi, doğruca siyah giysili figür istikametine ilerledi.

Fu Shen bunca zamandır kimse tarafından alenen terk edilmemişti ve bir anlığına şaşıp kaldı. Bileği havada asılı kalmış, hala birini çekiştirirken ki şeklini koruyordu. Bilinçsizce, sanki şaşkınlıktan uyanmış gibi parmakları kıvrıldı, sonra elini geri çekip Yan Xiaohan'ın sırtına çaresizce bakakaldı.

Görünen o ki, onun izleniminde Yan Xiaohan'ın hakikaten sinirlendiğini hiç görmemişti. Adam normalde soğukkanlıydı ve meselelere sessiz sedasız katlanıyordu, ve bir yangın olduğunda, bunu ona yöneltmezdi. Fu Shen hep tatlı dil dökülerek konuşulması gereken kişinin kendi zatı olduğunu fark etmiş, dünyada ve insanların kalplerinde mahcup olacak hiçbir şeyi olmadığına inanmış, ebediyen başkalarının hatalarını kabul etmelerini ve özür dilemelerini beklemişti. Ondan sonra da, ya onları kendi menfaati için bağışlar ya da insafsızca onlarla ilişiğini keserdi. Güzel sözle aklına girmeye çalışsa bile, katiyen kendini alçaltmıyor, sadece işlerin arabuluculuğunu yapmak için ballı sözler ve gırgırına şakalar yapıyordu.

Ama uyum sağlayan kişinin artık uyum sağlamadığı ve şımartılan kişinin artık şımartılmadığı bir gün geldiği vakit, o zaman anladı bir kenara atılmanın nasıl bir his olduğunu.

Sahne garipti, kimse kütüphaneden çıkan kişiye ne olduğuyla ilgilenmiyordu. İç hikayeyi bilenler gizlice kalplerini sıkıca tutarken gerçeği öğrenmemiş kişiler bu ikisinin beklendiği gibi birbirine uyumsuz olduğunu düşündü. Fu Shen bu duruma nasıl karşılık vereceğini henüz düşünmemişti ama mevzu şu anda bitmişti. Uçan Ejderha Muhafızı davayla ilgileniyordu ve Yan Xiaohan'ın muhtemelen burada işine engel olduğunu görmek istemediğini hissetti.

Bir iç çekti, Du Leng'e ayrılmak için işaret etti ve Wei Xuzhou'ya bir şey söyledi. "Evvela ben müsaademi isteyeyim—"

Sanki başının arkasında gözleri varmış gibi Yan Xiaohan'ın soğuk sesi duyulduğunda konuşmayı bitirmemişti. "Nereye gittiğini sanıyorsun? Gel buraya."

Fu Shen bunun sebebini anlamadı, bu yüzden olduğu yere kök salmış halde durdu.

Yan Xiaohan ona bir bakış attı, fazla sabrı yokmuş misali geldi, tekerlekli sandalyeyi Du Leng'in elinden aldı ve Fu Shen'i sütunun önüne itti. Kollarını uzatmış, sandalyedeki adamı arkasından sımsıkı kuşatmış, ona sorular fısıldamak amacıyla başını eğmişti. "Nereye gitmek istiyordun, hm? Sana biraz ters konuştum ve şimdi de ana ocağına¹ geri dönmek mi istiyorsun?"

"Ben değild—"

"Kendini benim yerime koy. Wei Xuzhou ve senin kutsal yazı kütüphanesinde olduğunu duymak, sonra uzaktan gökyüzüne yükselen kara dumanlar görmek - Nasıl hissederdin?"

"Ben yapm—"

"Sen içerde değildin, ateşi de bizzat sen yakmadın. Fakat binanın içinde ters giden bir şeylerin olduğunu aldığına göre, neden birini beni bulmaya göndermedin?"

"......"

"Seni azarlamakta hata mı ettim?" Yan Xiaohan diğerinin çenesini kıstırmış, ona bakması için başını kaldırmaya zorlamıştı. "Eğer ansızın başına korkunç bir şey gelseydi, dayanamazdım. Aciz olmadığını biliyorum, ama tekerlekli sandalyede oturmanın bir çift normal bacağa sahip olmaya karşı hiçbir avantajı olmadığını da kabul etmek zorundasın. Jingyuan, başka yapmak istediğin ne varsa hepsi sana kalmış, ancak böyle bir şeyde sözlerim bir kulaktan girip diğerinden çıkmasın ve uslu duracağına dair bana dil döküyormuş gibi davranma. Tamam mı?"

Bunların tam bağlılık sözleri olduğu söylenebilirdi. Fu Shen'in boğazı ağrıyordu ve bir müddet duraksadı. Pürüzlü bir sesle, "Özür dilerim." diye cevapladı.

Yan Xiaohan eğlenmiş bir edayla küskünlük tasladı. Özrünü yanıtlamadı, sadece şöyle belirtti. "Önce yaz bir kenara. Seninle borcumuzu geri döndüğümüzde kapatacağım."

Evli çiftlerin yatak başlığından ayağına kadar çekişip durduğu söylenirdi. Konu Yan Xiaohan'a geldiğinde, olduğu yere onu geri çekmeden önce Fu Shen'e yatağın ayağına ulaşması için zaman bile vermiyordu. Wei Xuzhou ikisinin ne konuştuğunu anlayamıyordu ama, Yan Xiaohan'ın formu tarafından engellenmeyen küçük bir boşluktan Fu Shen'in kendi isteğiyle başını kaldırdığı gözüne ilişmiş gibiydi.

Kendi ailesine sahip olan General Wei, gözlerini örttü ve zihinsel olarak hayretle dilini şaklatırken terbiyesizce onlara dik dik bakıyormuş gibi davrandı.

[ÇN: Bre densiz niye dikizliyosun adamları :P]

İki dudak birbiriyle buluştu. Yan Xiaohan kötü niyetle Fu Shen'in alt dudağını dişledi. "Pekala, işe geri dönelim..." Dedi sahte bir pişmanlıkla. "Bıçağın yeterince acımasızdı."

Fu Shen'in yüreğindeki endişe onun birkaç sözüyle kırılmıştı, bedeni görünüşe göre dondurucu soğuk halinden geri sıcak hale dönmeye başlıyordu. Yan Xiaohan'ın ani konu geçişine ayak uydurdu, cezasının ikinci yarısını algılayamamasına ve biraz dalgınlaşmasına rağmen. "Ne?"

Uçan Ejderha Muhafızı şahsı bağlamıştı. Yan Xiaohan kendi kılıcını çekip, Fu Shen'in o kişinin yüzünü görebilmesi için kılıçla başını yukarı kaldırdı. "Senin eski dostun. O kadar değişmiş ki onu tanıyamadın yani?"

Fu Shen bakışlarını bir anlığına o zayıf, kurukafavari yüze sabitledi. "Yi Siming?" Hayret içince söyledi.

Seneler öncesinde Değerli Taş Dağı'nda omuz omuza at sürmüşlerdi, ve daha sonra Mavi Kum Geçidi'nde ölümcül bir ok ve dünyayı yerinden oynatan bir hadise vuku bulmuştu. Mazide çok fazla şey olmuştu ve şu saniyede her şeyin tozu dumanı çökerek birbirlerine söyleyecek hiçbir şey bırakmıyordu onlara — biri ağır şekilde yaralı ve topal, diğeri ise bir deri bir kemik ve ölü gibi solgundu.

"General Yi." Yan Xiaohan yüzünde sahte bir tebessümle, öne adım atıp Fu Shen'in görüş alanını kesti. "Uzun zaman oldu. Anımsadığım kadarıyla, Altın Karga Muhafızının genel merkezi burada görünmüyor ha?"

Yi Siming ona nefret dolu bir şekilde baktı. "Bu kadar erken göğüslerin kabarmasın, Yan Xiaohan..." diye horoz gibi öttü. "Er ya da geç, senin de akıbetin bir gün Fu Shen gibi olacak."

"Bizim akıbetimiz, senin üstüne endişe duymak için başını derde sokacağın bir şey değil. Zannımca evvela kendi akıbetini düşünmelisin Kuzey Hapishanesine vardıktan sonra." Kılıcını geri kınına soktu. "Onu geri götürün."

"Ne cüretle!" Yi Siming sertçe bağırarak şiddetle çırpındı. "Ben hala Altın Karga Muhafızının üçüncü dereceden Üst Generali'yim! İmparator'un fermanı olmadan, nasıl beni tutuklamaya cüret edersin sen?!"

Yan Xiaohan'ın ifadesi hiçbir değişikliğe uğramadı. "Saf Boşluk Manastırı'ndan Taoist Chungyang, Engin Uzun Ömür Festivali'nde Majestelerine suikast düzenleyecek kafadaydı. Manastır'ın en tepeden en dibe kadar her dereceden işçisi hapishanede kaderlerini bekliyor, ve sen sinsi sinsi kutsal yazı kütüphanesinde saklanıyordun. Dost musun düşman mı nereden bilelim? Bu yetkiliye bu davanın soruşturmasında sorumlu olması emredildi, ve Uçan Ejderha Muhafızının seni tutuklamak için fermana ihtiyacı yok."

"Kanlı iftira!" Yi Siming haykırdı. "Chunyang'ın Majestelerine suikast düzenlemek istediğini hiç bilmiyordum bir kere! Benim bununla bir alakam yok!"

Yan Xiaohan hafifçe gülümsedi. "Oh? Ne yapıyordun o zaman bu kütüphanede?"

Şimdi Yi Simig "boynunun etrafı" sıkılarak boğulmuş gibiydi, zira ansızın yaygara çıkarmayı bıraktı. Uzun bir aradan sonra, güç bela konuşmayı başardı. "Ben sadece... öylesine etrafa bakınıyordum."

"Bir şeyler uydurmaya zahmet etme hiç." Diye konuştu Fu Shen aniden, sesi hafifti. "Kütüphanenin ikinci katındaki oda ilk kattan en az bir adım daha genişti, yani birinci katın duvarlarında bir girinti olması lazımdı. Burası ücra bir yer ve içerde toz birikmiş, ancak basamaklar tertemizdi ki üzerlerinde yosun bile oluşmamıştı. Dolayısıyla binaya sıkça insan geldiği fakat içinde kalmadığı gözlemlenebiliyordu. Kuvvetle muhtemel içerde gizli oda vardı, ya duvarlarda ya da yer altında.

Kapı kilidi kırılmamıştı, bu yüzden pencereden girmiş olman gerek. Buraya ben gelmeden sadece kısa süre önce geldin ve kapının dışında insanların yaklaştığını fark ettiğinde gidip girintiye saklandın. Ya da aslen gizli odanın içinde bir şey aramaya gelmeyi planlıyor da olabilirsin. Maalesef yine de, insanlar son zamanlarda orada bulunmadığı için, kütüphanenin zemini tozla kaplanmıştı ve sen yarısı duvarın içinde, yarısı dışında olacak şekilde arkanda ayak izleri bıraktın.

Daha gitmemiş olduğunu varsaydığım için, General Wei'nin tutuşturmak için biraz nemli odun bulmasını sağladım. Girinti yahut özel oda olsun, şayet içersinde birini saklaması gerekiyorsa, mecburen havalandırması olur. Kütüphanenin her tarafında yoğun dumanlar varken, dumanın havalandırma çatlaklarına girmesi de epey doğaldır. Bu, bir mağaradaki zehirli böcekleri dışarı sürmek amacıyla tütsüleme için kullanılan geleneksel bir yöntemdir." Kıs kıs güldü. "Beklendiği gibi, kendini doğruca ağın içine atmak için koşturana kadar çok uzun sürmedi."

O konuşurken, araştırmak için içeri giren Uçan Ejderha Muhafızlarının ilk takımı geri çıkmıştı, Shen Yi'ce elinde küçük bir kutu taşıyordu. "Efendim, girintinin içinde gizli bir yeraltı odasına ilerleyen bir merdiven vardı. Muhtemelen daha önceden temizlenmiş, çünkü yalnızca bunu bulduk."

Kutuyu devraldı. Yan Xiaohan bir göz gezdirmek için açtı sonra tez bir kavrayışa vardı. "Pipo kaplar mı?"²

Yi Siming kolları ardında olacak şekilde bağlanmış halde yerdeydi, aniden deli gibi debelendi. "Ver onu! Ver!"

"Nedir o?" Fu Shen şaşkınlıkla sordu.

Yan Xiaohan ona karman çorman sigara içme eşyaları kutusunu gösterdi. "Bir süre önce Altın Karga Muhafızı davasında, cinsel tükenmeden ölüme yol yolan bir uyuşturucunun şahsı öldürdüğünden şüpheleniyorduk, ve Yi Siming muhtemelen aynı şeyi kullandı." Diye açıkladı. "Bu uyuşturucu daha önce hiç görülmedi. Kahverengi, toz halinde bir madde ve ısıtıldıktan sonra teneffüs edildiğinde kişide dinçlik infilakı yapar ve enerjisini büyük oranda arttırır. Ancak vücuda ziyadesiyle zararlıdır, bağımlılığı kolaydır ve sakınılması zordur."

Fu Shen kontrol edilemezce uyuşturucu bağımlısı, manyamış görünen Yi Siming'e baktı. "Buna dönmesi... uyuşturucu bağımlılığı yüzünden miydi?"

Yan Xiaohan ona dikkatle baktı.

Mavi Kum Geçidi'ndeki kumpasın ardındaki gerçeği tahmin etmişti ve Fu Shen'le Yi Siming'in gençken aralarındaki geçmişi biliyordu. Sonuç olarak, Fu Shen'in sorarken neyi ima ettiğini direkt anladı.

Yufka yürekliydi, maziyi baş üstünde tutuyordu ve bu yıllardaki tüm güçsüzlüğü ve koşulların değişimini, kişiyi dengesiz bir hale sokan bir doz sabit zehre dayatmaya kalkışıyordu.

Yan Xiaohan ikisinin zamanında dostluğu olduğunu biliyordu; Yi Siming ağır başlı ve cingözdü; ancak Fu Shen'in hatrına seve seve Jin ailesinin soydaşına barınma imkanı verme tehlikesine göğüs germişti. Bunun üstüne, daha bir gün önce Fu Shen'e, sadece kendisinin bir şeye tutunabileceğini yahut boş verebileceğini ve kimsenin onu intikam almaya zorlayamayacağını söylemişti.

Yine de şimdi, bir defaya mahsus acımasız olması gerekiyordu.

"Buna dönmesi uyuşturucu yüzünden değildi." Yan Xiaohan bir elini Fu Shen'in omzunu itmek için kullanmış, Yi Siming'e doğru bakmasını sağlamıştı. "Doyumsuz bir şekilde açgözlü olduğu için böyle.

Bir kurdun hırsına sahip hainin biri merhametine değmez."

Koyu, sakin irisler bir çift kan çanağına dönmüş gözle buluştu. O anda, çağın uç noktalarında bulunan karşı karşıya duran iki hayat dolu delikanlı; kudretli dağlar ve sonsuz sular tarafından ayrılmış, birbirlerine mesafeli bakışlar atmış ve bir kez geriye bakmadan yollarını ayırmış gibiydi.

"İntikam alman gerekmez, lakin geçmişte seni inciten birini zinhar unutmamalısın. Biraz daha uzun yaşayamadan evvel, kişinin acının ne olduğunu bilmesi gerekir."

-----------

Bölümün sonu.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

*Pfff şimdi, burada Fu Shen “you said it” diyor ve çevirisi sen söyledin, demiştin bla bla… yani ne demek istiyo, yxh ne demiş, neyi kastedio bu herif bi bok anlamadım. Üzgünüm. :( 

¹Buradaki ifade "maiden home" yani "genç kızlık, bakirelik evi". Direkt olarak bizim "ana ocağı"na denk geliyor.

²Kısaca: Modern pipolar kısa ve tek parça olsalar da, antik olanlar -veya asyada kullanılanlar- uzun ve sıklıkla içilen maddenin (tütün, afyon) yerleştirilileceği ve tutuşturulacağı, çıkarılabilir ağızlık, "kap" ile birlikte gelir. Tam bir kaplı olanlar , fazla ağızlığı olan görünüyor.



Yorumlar