CONTRACT MARRİAGE BL NOVEL 1.BÖLÜM

 


Han yang, geniş oturma odasında yayılmış bir şekilde kanepeye oturmuş, programlama verileri içeren bazı dosyaları okuyordu. Boş zamanlarında fazladan para kazanmak için küçük programlama projelerini üstlenen devlet bursu almış biriydi. Her ne kadar burs kazanmış olsa da, yine de büyükbabasına para ayırmak istiyordu. Bu sefer üzerinde çalıştığı proje bir dış ticaret sitesiydi. Daha önce başka biri tarafından tasarlanmış olmasına rağmen ne yazık ki işlevselliği ile ilgili büyük eksiklikleri vardı. Bu bitmemiş ve olmamış kısımlar, Han Yang'ın  düzeltmeye uğraştığı şeydi.

Bacakları oturduğu yerde uyuşmaya başlayınca her iki bacağını da sehpaya uzattı, bilgisayarı bacağına koydu. Oturduğu şeklini değiştirirken bir saniye bile parmaklarını bilgisayardan ayırmamaya çalıştı. Daha sonra başıboş dosyaları silmek zorunda kaldığı için basılı veri dosyalarından yazıcıya geçirerek uzun ve bir çok kağıt eline geçmiş oldu. Kod yazarken, Han Yang tamamen takıntılıydı. Bu görevi yaparken o kadar konsantre olmuştu ki, birisinin kapıyı açıp odaya girişini bile fark etmedi.

HeLian Qing içeriye girdiğinde ilk Han Yang'ı gördü. Pencereden yansıyan güçlü ışık, Han Yang'ın yüzünün yarısına yansıyordu. Han Yang'ın tüm vücudu, geçmiş tartışmalarında olduğu gibi soğuk ve inatçı değildi. Aksine yumuşak bir hava yayıyordu. Taktığı saç tokası, ona çocuksu bir hava katmıştı. Han Yang onu fark etmediği için HeLian Qing hareketlerini yavaşlatmadı. Çünkü karşısında ki adam onun hala içeride ve yanında olduğunun farkında değildi. Aslında bu yeni sayılmazdı. Daha önce olduğu gibi aklı hala kendi işlerindeydi. Klavye sesi, Han Yang ellerini hareket ettirmeye devam ederken oturma odası boyunca sessizlikte yankılandı. HeLian Qing ona doğru yürümeye başlayana kadar farkına varmamıştı ama sonunda bir tepki gösterdi. 

Han Yang'ın parmakları aniden durdu. Daha sonra, o sırada ona doğru yürüyen  adamı görmek için başını kaldırdı. Karşısında ki adam, toplantı sırasında sahip olduğu tüm titizlikten yoksun, hafifçe gevşemiş bir kravat ile birlikte beyaz bir gömlek giymişti. Şimdi sadece o yakışıklı ve oldukça ciddi bir yüz ona bakıyordu. Han Yang kaşlarını kırıştırdı, bu ince hareket zar zor görünür bir kırışıklık yaratıyordu. Art arda iki hafta boyunca görülmeyen HeLian Qing'i görmesiyle, o gittikten sonra ki rahatlığını unutmamaya çalıştı. Yokluğu Han Yang'a bir an bulunduğu evin ona ait olduğunu hissetmişti. Bunun yerine şimdi gözleri HeLian Qing'i görünce her şeyi tekrardan hatırladı.

Han Yang karşısında ki adamın 'Sözleşmeli Karısı'ydı.

Dürüst olmak gerekirse, eğer yapabilseydi bu kelimeleri gerçekten kullanmak istemezdi. Hatta düşünmek, aklının ucundan geçmesine bile izin vermezdi. Han Yang'ın hareketleri oldukça yavaş olmasına rağmen, HeLian Qing'in gözlerini yüzünde hissedebiliyordu, bu da HeLian Qing'in yüzünü görmesini çok kolay hale getirdi. HeLian Qing karşısında ki adamın soğuk, sert hareketlerinden az çok bir şeyler anlıyordu. Han Yang'ın onun bugün geri dönmesini beklemediği açıktı. Açıkçası, iş gezisinden önce HeLian Qing dönüş tarihini söylemişti. Sonuçta, her iki taraf da bu yeni ilişkiye uyum sağlamaya çalışıyordu. HeLian Qing'in iş gezisine gitmesi ikisinin de duygularını toparlaması için bir fırsattı. Ya da sadece Han Yang'ın -başından beri- tamamen HeLian Qing varlığını unutmuş olmasından dolayı onun geleceği günü bile unutmuştu.

Ha-ha! 

Buna inanamıyorum.

İki kişi, biri ayakta kalmış, diğeri oturmuş şekilde birbirlerine bir kelime dahi söyleyemiyorlardı. Bir süre sonra klavyenin sesi bile kayboldu. Han Yang ellerini bilgisayardan çekmişti. Atmosfer garip hale geldi. Bunun gibi ne zaman yüz yüze görüşseler her zaman sessiz geçerdi. Diğer kişinin takındığı küçümseyici tutum Han Yang'ı biraz tedirgin etmişti. Uzun bir aradan sonra Han Yang, tereddüt etmesine rağmen, "Sen...geri dönmüşsün" dedi

 O anda o cümleyi söylerken, gözleri alayla parıldayan adama baktı. Görünüşü tıpkı demir kapıyı andırıyordu.

"Geri dönmediysem burada nasıl olurum?"

Han Yang terlemeye başladı.

Birkaç saniye sonra HeLian Qing tekrardan konuştu, soğuk bir şekilde "Evet" diye cevap verdi.

Lütfen zaman daha çabuk geçsin.

Han Yang içten içe inledi ve zamanı tamamen iç çekerek geçirdi. HeLian Qing, Han Yang'ın soru sormayı bitirdiğini görünce biraz suskun kaldı. Sonra sesinde açıkça hoşnutsuzlukla, "Geri gelmemi istemedin, değil mi?" diye sordu.

Bu doğru. Ama cevap veremem... 

Han Yang, duvarda asılı saatin akşam saat dokuzu geçtiğini gördü. HeLian Qing'in havalimanından dönüşünün en az bir saat sürmesiyle şaşkına döndü, bu yüzden HeLian Qing muhtemelen yemek yememişti. Han Yang "Yemek yedin mi?" diye sordu.

Han Yang merakla onun cevabını beklerken, HeLian Qing kaşlarını çatarak karşısındaki çocuğa baktı.

"Hayır"

Cevabı alan Han Yang, HeLian Qing'in ayaklarının yanında küçük bir valizin olduğunu gördü. Doğrudan uçaktan geldiğine emin oldu ve birkaç saniye tereddüt ettikten sonra, "Sakıncası yoksa, buzdolabında yiyecek var, o yüzden...bir şeyler hazırlayayım mı?"

HeLian Qing, Han Yang'a olabilirmiş gibi bakarken tek kelime etmedi. Bunu gören Han Yang, onun için bir şeyler hazırlamak istiyordu. Fakat Han Yang konuşmadan önce HeLian Qing ona baktı, sonra başını salladı ve "Ben duş alacağım" dedi. Ayağa kalktı ve bavulunu yatak odasına sürükledi. HeLian Qing'in odasına girmesiyle, Han Yang aniden iki hafta önce neler olduğunu anımsadı...


                                        ÖZET              BÖLÜM 2 

Yorumlar